Ölüme bağlı bir kazandırmanın bulunduğu ve bu kazandırmanın saklı payı ihlâl ettiği hallerde tenkise tabi tutulacak miktarın belirlenmesi gerekir. Zira bu durumda saklı payı ihlâl edilen mirasçı, ihlâl edilen kısım için kazandırma lehtarına karşı tenkis davası açmak suretiyle, saklı payının ihlâl edildiği oranda kazandırmanın tenkisini talep etme hakkını haizdir1. Fakat mirasbırakanın saklı payı ihlâl eden birden fazla ölüme bağlı tasarrufta bulunması halinde, saklı payı ihlâl eden kazandırmaların hangi usulde ve ne şekilde tenkise konu olacağı sorunu ortaya çıkmaktadır.

 

Tenkise tabi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunduğu hallerde tenkis hakkının ileri sürülmesi TMK m. 563/f.1’de:

 

“Tenkis, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında, orantılı olarak yapılır.”

 

şeklinde düzenlenmiştir. Bahse konu hükme göre tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa tenkis, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında, orantılı olarak yapılır.

 

Bu noktada tenkise tabi tutulacak malvarlığı değerlerinin niteliğinin belirlenmesi gerekir. Çünkü tenkise tabi kılınacak tasarrufun konusunun para veya bölünebilen bir şey olması halinde saklı payı ihlâl eden kısmın kazandırmadan tamamen ayrılarak iadesinin sağlanması çoğu zaman kolaydır. Buna karşın, tenkise tabi kazandırmanın konusunun bölünmesinin mümkün olmadığı hallerde tenkisin aynen yapılması mümkün değildir. Hâl böyle olunca bu gibi durumlarda tenkisin nasıl gerçekleşeceği sorusu gündeme gelmektedir. Bu husus TMK m. 564/f.1 hükmünde düzenlenmiş olup; bu sayede kanun koyucu tenkis yükümlüsüne (davalıya) seçim hakkı tanımıştır. İlgili hükme göre:

 

“Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tâbi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir.”

 

Hükümden de anlaşılacağı üzere vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini; dilerse de tasarruf edilebilir kısmın değerinin para olarak ödenmesini talep edebilir.

 

Bu noktada gündeme gelen bir başka soru ise saklı payı ihlâl eden kazandırma lehtarının seçim hakkını kullanması halinde, tenkise tabi malvarlığı değerinin hangi ana göre belirleneceğidir. Zira TMK m. 575/f.1 gereği murisin sağlığında yapmış olduğu kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirileceğinden tenkise tabi kazandırmaların da (uygulamada miras hukukuna ilişkin ihtilafların çözümü uzun bir sürece yayıldığından) karar tarihinde, eski değerine nazaran daha da değerlenmesi söz konusu olacaktır. Bu sorunun cevabı TMK m. 564/f.2 hükmünde şu ifadelerle düzenlenmiştir:

 

“Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi hâlde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir.”

 

Görüldüğü üzere bahse konu hükümden, tenkise tabi kazandırmanın değerinin karar günündeki değerine göre belirleneceği anlaşılmaktadır. Bu belirleme ise gerek yerleşik yargı içtihatları gerekse de öğreti tarafından kabul edildiği üzere “sabit tenkis” adı verilen oranlamaya göre yapılmaktadır.

 

Gerçekten de sabit tenkis oranını hesaplarken saklı paylı mirasçılara yapılan kazandırmanın düşülmesi gerektiğini ve saklı payın tamamlanması için gerekecek tutar üzerinden bir hesaplama yapılması gerektiği hususunda uygulama ve öğreti hemfikirdir2. 11.11.1994 tarih ve E.1994/4, K.1994/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda kabul edildiği şekliyle sabit tenkis oranı, davacının her bir tenkise konu tasarruf lehtarından talep edebileceği saklı pay ihlâli tutarının, o davalıya yapılan kazandırmaya oranıdır. Nitekim Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 30.04.2014 tarihli ilamında3:

 

“Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.”

 

denilmek suretiyle hüküm tesis etmiştir. Aynı yönde Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 22.10.2010 tarihli ilamında4:

 

“Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı taktirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp; değer, hakim tarafından belirlenmeli ve davalıya fazla verilen bölümün değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.”

 

Netice itibariyle muris tarafından devredilen ve saklı payın ihlâline sebebiyet veren malvarlığı değerlerinin, değerlerinde azalma olmaksızın bölünemeyeceği anlaşılıyor ise; tenkis yükümlüsüne (davalıya) tercih hakkı sorulmalıdır. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki; tereke ve sabit tenkis oranı tespit edilmeksizin tenkis yükümlüsüne tercih hakkının sorulması yerleşik Yargıtay uygulamasında bir bozma sebebidir. Bu sebeple, davalıya tercih hakkı usule uygun bir biçimde sorularak sonuca gidilmesi gerekir.

 

Tercih hakkı usule uygun bir biçimde sorulduktan sonra ise karar gününe en yakın süreçte yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak taşınmazların kıymeti belirlenmelidir. Buna müteakip, bölünemeyen taşınmazların tercih hakkının kullanıldığı tarihteki değerinin, sabit tenkis oranı ile çarpılmasıyla ulaşılacak değer tenkise tabi tutar olacaktır.

 

 

 

  1. Sezer Çabri, Miras Hukuku Şerhi (TMK m. 495-574), C. I, İstanbul, 2018, sh. 878.
  2. Konuya ilişkin açıklama ve örnekler için bkz. Nurcihan Dalcı Özdoğan: Sağlararası Kazandırma Konusu Taşınmazların Tenkisi, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 2, Yıl 2017, sh. 373 vd.
  3. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2013/19828, K. 2014/9074 ve 30.04.2014 tarihli ilamı için bkz: Lexpera İçtihat Bilişim Bankası.
  4. Yargıtay 16. HD, E. 2010/7234, K. K. 2010/6245, T. 22.10.2010 tarihli ilamı için bkz: Lexpera İçtihat Bilişim Bankası.