Konkordato kararı ile birlikte borçlu şirketin, geçici mühletin başlangıç tarihinden önce doğmuş tüm borç ödemeleri durdurulmakta, olup; tasdik kararına varıncaya dek gelişen süreçte bu borç ödemeleri yasaklanmaktadır. Tasdik kararının verilmesi ile birlikte ise tüm alacaklılara projede öngörülen şartlarda ödeme yapılması şart koşulmaktadır. Hâl böyle olunca bankaların takas yasağına aykırı hareket etmeleri borç ödemeyi yasaklayan konkordato müessesesinin gerek niteliğine gerekse de hükümlerine ve aynı zamanda alacaklılar arasındaki eşitlik prensibine aykırılık teşkil eder. Yukarıda izah edildiği üzere konkordato süresinde iflasta geçerli olan takas yasakları geçerlidir. İflasta takası düzenleyen m.200 aynen şu şekildedir:
“Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz.
Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazımgelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya konması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlariyle takas edilemez. Bu noktada iflasın açılması, konkordatoda geçici mühlet kararı almasıyla benzerdir. Hal böyle olunca da takasa konu edilebilme değerlendirmesi yaparken geçici mühlet tarihi esas alınacak ve geçici mühletten önceki alacaklar takasa konu edilebilecektir. Her ne kadar, iflasta takas hükümleri konkordato açısından da uygulama alanı bulsa da konkordato henüz bir masanın varlığından bahsedilemeyeceğinden; konkordato mühleti içerisinde konkordato komiserinin izniyle yapılmış işleme dayanılarak mühlet içinde konkordato borçlusunun alacaklısına da iflastaki kabulü uygulamak mümkün olmalıdır. Öyleki, konkordatoya tabi olmayan alacaklar her şartta tam olarak ödenecek ve mühlet içerisinde dahi talep edebilecektir. Konkordato talep eden borçlunun borçlusu, mühletin ilanından sonra, komiserin izni dahilindeki bir işlemle alacaklı olması halinde takas beyanını ileri sürebilir. Kural olarak, m.294’teki sınırlamalar konkordatoya tabi alacaklı için geçerli olduğundan, mühlet talebinden önce doğmuş bir alacağın alacaklısının mühlet kararının ilanından sonra komiserin izni dahilindeki veya haricindeki bir işlemle konkordato borçlusuna karşı borç altına girerse takas yapılabilmesi mümkün değildir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 17. Hukuk Dairesi 17.10.2019 tarihli ilamında,
“…konkordatoda temel ilke borçlunun malvarlığının başında bulunması ve işletmesini yeniden sağlam bir yapıya kavuşturmasıdır. Bu dönemde, borçlunun tedbirlerin alınmaması sonucunda malvarlığının tasfiye edilmesi durumu ile karşılaşması hali, konkordato kurumunun amacı ile bağdaşmayacaktır. Zira konkordato, borçlunun mallarının başında kalarak alacaklıların gerekli çoğunluğu tarafından kabul edilen ve mahkemece tasdik edilen konkordato projesine göre, alacaklıları daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeyi amaçlamaktadır. Buna karşılık, gerekli görülen ve talep edilip yerinde olan tedbirlere karar verilmemesi durumunda, konkordato ile ulaşılması gereken hedefe ulaşılması imkânsız duruma gelebilecektir. … İİK’nın 294. maddenin 4. fıkrasında, mühlet sırasında talep edilen takasın İİK 200 ve 201. maddelerine tabi olacağı belirtilmiş ve bu maddelerin uygulanmasında geçici mühlet kararının ilan tarihi esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Alacaklıların takas hakları bu bent gereğince sınırlandırılmış ve alacaklıların ancak iflasta takası düzenleyen hükümler gereğince takası işletebileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere konkordato mühleti içerisinde takasın gerçekleşebilmesi için her iki alacağın da mühlet kararının ilanından önce doğmuş olması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İİK 287. maddedeki mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır düzenlemesi de göz önünde bulundurularak, konkordatonun amacı ile aykırı düşmeyecek olan, borçlu şirketin kendi hesaplarına, geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelen paranın takas edilmemesine ve mahsup işleminin iptaline yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
denilmek suretiyle konkordato talep eden borçluların, üçüncü kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak alacakları üzerinde bankalar tarafından, geçici mühlet kararının verildiği tarihten sonra yapılan ödemelerin bu tarihten önceki borçlara takas ve mahsup işlemi yapılması yahut bloke konulmasının mümkün olamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Bununla beraber, alacağın imtiyazlı olması durumunda konkordato projesine dahil olmayan bir alacak türü olduğundan borçlunun malvarlığında alacaklılar arasında eşitsizliğe neden olup eksiltme yaratmayacağından takasa konu edilebilmesi pek tabii mümkündür. Netice olarak, alacağı imtiyazlı olmayan (adi) alacaklının, konkordato talep eden borçlunun malvarlığında eksiltme oluşturacak şekilde takas yapması borçlular arasındaki eşitliği de bozacak mahiyette olup; konkordato mühleti içerisindeki dengeyi sarsacağından mühlet kararından sonraki tarihte davacı borçluların üçüncü kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak alacakları üzerinde takas ve mahsup işlemi yapılması kanaatimizce mümkün değildir. Hâl böyle olunca konkordato sürecinin sıhhati ve konkordato kurumunun muhtevası açısından geçici mühlet kararının verildiği tarihten itibaren yapılan ödemelerin bu tarihten önceki borçlara takas ve mahsup edilmesinin yasaklanması; bu yönde bir işlemin mevcudiyeti halinde ise takas yahut mahsuba konu bedelin borçluya iade edilmesi gerektiği mütalâa edilmektedir.