Talep sonucuna göre dava başlığı altında mütalaa edilen belirsiz alacak davası, dava açıldığı esnada talep miktarının bilinmemesi ya da bilinecek durumda olmaması hallerinde başvurulan dava çeşididir. HMK m.119 uyarınca davacı, dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorundadır.
Belirsiz alacak davası ise davanın başında talep sonucunu tam olarak belirleyemeyen davacının yüksek yargılama giderine mahkûm edilmesinin önüne geçer. Bununla beraber belirsiz alacak davası açan davacı, dava dilekçesinde alacağını tam olarak belirtmemekle beraber dava açarken talep ettiği en az miktarı belirtmek zorundadır. Bu miktar geçici talep sonucu olup sonradan ıslah yoluna başvurmaksızın belirsiz alacak davasına özgü bir yol olan talep artırımı ile kesin talep sonucu haline dönüşebilir. Talep artırımı, tahkikat aşaması sona ermeden evvel hâkimin vereceği iki haftalık kesin süre içinde yapılmalıdır. Peki, davacı iki haftalık kesin süre içerisinde artırım talebinde bulunmazsa, talep artırımında bulunulmayan kısım için ek dava açabilir mi?
Bu hususta iki farklı görüş bulunmaktadır. Bir görüşe göre belirsiz alacak davasında, davacının dava dilekçesinde belirttiği miktar bakımından davanın eda davası hükmünde; belirsiz kısmın ise tespit davası hükmünde olduğu ve bu sebeple talep artırımı yapılmayan kısım için ek dava açabileceği söylenmektedir.
Yargıtay’ın da kabul ettiği diğer görüşe göre ise, ek dava açıldığı takdirde ilk açılan dava hakkında verilmiş kesin kararın alacağın tamamına ilişkin bir talep sonucuymuş gibi etki doğuracağı ve mutlak bir engel olarak dava şartı eksikliğinden dolayı davanın reddedilmesi gerektiği yönündedir. Ek dava açmanın mümkün olduğunu söylemek, belirsiz alacak davası ile kısmi dava arasındaki farkı ortadan kaldırarak belirsiz alacak davasının kısmi davanın bir alt türü olması sonucunu doğuracaktır. Bu hususu Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 04.06.2020 tarihli ve 2017/14401 E., 2020/5693 sayılı kararında aynen şu şekilde ifade etmiştir:
“Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış ancak talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talep artırılmamıştır. Hüküm altına alınan alacaklar bakımından bakiye miktarlar ek dava açmak suretiyle istenilmiş ise de, belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağından ek dava ile talep edilen miktarlar dikkate alınamaz.”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 28.10.2017 tarihli ve 2016/16466 E., 2017/30580 sayılı kararında ise:
“Belirsiz Alacak Davası ile kısmi dava arasında ise iki önemli fark vardır.
a) Davanın belirsiz alacak davası olarak açılması halinde bir ek dava veya aynı davada dava konusunun ıslah yolu ile arttırılması sözkonusu olmaz.
b) Belirsiz alacak davasında miktar belirlendikten sonra, tamamının istenmesi halinde zamanaşımı defi dikkate alınmazken, kısmi davada kısmi olarak istenen dışında bakiye alacak miktarının ek dava açılarak veya ıslah sureti ile arttırılarak istenmesi halinde zamanaşımı defi ile karşı karşıya kaldığında, zamanaşımının dikkate alınması gerekecektir.”
Kaldı ki belirsiz alacak davası açıldığında davacı taraf dava değerini artırmasa bile dava geçici değer üzerinden devam edecek olup davacı taraf talep etmediği kısım için ek dava açarak kalan kısmı talep edebilecektir. Bu durum ise usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi mahkemelerin iş yükünü de artıracaktır.”
şeklinde içtihatta bulunmuştur. Anılan karar uyarınca, artırım talebinde bulunulmadığı takdirde bir ek dava ile talep konusunun istenmesi belirsiz alacak davasının amacına aykırı olacağından mümkün değildir.